Durdurun teknolojiyi inecek var!
Babam “Annelerin hastalanmaya hakkı yoktur” der…
Babam “Annelerin hastalanmaya hakkı yoktur” der…
Bir de ‘’Annelik sürekli vicdan azabı çekme halidir’’ derler değil mi?
Bu aralar bu iki cümle hep aklımda…
Evdeki hesap çarşıya uymadı. Evde geçecek çocukların yarıyıl tatilinin ilk haftasında virus beni yakaladı. Hem de çift türlü.
İlk önce sevgili Pınar Özyiğit’in ikaz maili geldi ‘’Selincim sanırım mailine virus bulaşmış’’diye yazdı.
Hem de ne virus. New Jersey’den biri mailimi ele geçirip neredeyse bütün mail listeme mesajlar yollamış…
İçinde zayıflama hapları reklamları ve bikinili kadın fotoğrafları olan resimler var.
Ne şanslıyım ki maili alan herkes ‘’Bu işte bir yanlışlık var’’ diyerek beni ikaz etti.
Telefonla aradılar. Dikkat et diye.
Ama ben çok üzüldüm. Zaten bu ara ‘’Durdurun teknolojiyi inecek var’’ diye bağırmak istiyorum. Bir taraftan şüphesiz faydalarının farkındayım ama ‘’biraz izan’’ diyorum.
Üzülünce bağışıklık sistemim hemen zayıflıyor, bir de bir kaç gece az uyuyunca, pazartesi günü doktorluk oldum. Ciddi bir geniz enfeksiyonuyla baş ediyorum.
Evde anne hasta olunca geçen yazımda bahsettiğim tatilde sıcacık bir ev ortamı yaratma hevesi herkesin kursağında kalıyor. Sonra da tüm damarlarınızda bir suçluluk duygusu hissediyorsunuz.
Pazartesi doktoruma şöyle söylerken buldum kendimi: ‘’Acaba ben yeterince verici bir anne değil miyim?’’ Tam çocukların en ihtiyacı olan sırada ve rahat rahat beraber olabilecekken hastalanmak da ne demek?
Doktorum gözlerim içine bakarak ‘’Selin hanım sizin biraz sakinleşmeniz lazım’’ dedi…
Sustum…
Yine de çocuklarla evde olmak güzel. Üstelik bazen roller değişiyor. Ece beni neşelendirmek için bir dönem gittiğimiz anne çocuk seramik kursunda yaptıklarımızı çıkarttı büfeden.
Ne güzel bir hatıra. Büfemin en güzel objeleri onlar. Yakınınızda böyle bir kurs varsa çocuklarınızla gitmenizi tavsiye ederim. Yapmak ayrı keyif, yıllar sonra tekrar onlara bakıp, aynı duyguyla dokunabilmek ayrı…
Evde hastayken yapılabilecek başka bir şey daha yaptırdı Ece bana. Film seyrettik beraber. Tencerede mısır da patlattık. Üstelik anne kız ilişkisini konu alan bir film seyrettik. Miley Cyrus’a hala tahammülünüz varsa filmin adı LOL.
Filmden ziyade Ece ile kesintisiz ve diz dize geçirdiğim iki saat harikaydı.
Zaman çabuk geçiyor. Bu yıl da tatili yarıladık bile. Sizlere ‘’virüssüz’’ ve çocuklarınızla geçirebileceğiniz bol neşeli günler diliyorum.
Bu arada haftanın tarifini de Ece ve Mekin belirledi. Kaiserschmarrn bizimkilerin favori bir yumurta yemeği.
Hem çok besleyici hem de Alp dağlarının hatıralarıyla dolu…