Çocukları Porsuk Çayında boğulan ailelere yüksek mahkemeden büyük şok
Çocukları Porsuk Çayında boğulan ailelere yüksek mahkemeden büyük şok
Eskişehir’de donan Porsuk Çayı üzerinden bisikletle geçmek isterken suya düşerek hayatlarını kaybeden ortaokul öğrencilerinin aileleri, yüksek mahkeme tarafından alınan karar ile ikinci şoklarını yaşadı. Aileler tarafından açılan dava sonrasında verilen 250 bin liralık tazminat miktarı 75 bin liraya düşürüldü.
Olay, merkez Gökmeydan Mahallesinden geçen Porsuk Çayı üzerinde 15 Ocak 2017 tarihinde yaşandı. Sami Sipahi Ortaokulu öğrencileri Alican Türk (13) ve Batuhan Güldoğan (13), iddialara göre donan Porsuk Çayından bisikletle geçmek istedikleri esnada buz parçasının kırılması sonrasında suya düştü. İki minik bedenin Porsuk Çayından cansız bedenleri çıkarılmıştı. Olay üzerine Ali Cantürk ve Batuhan Gürdoğan’ın aileleri tarafından tazminat davası açıldı. Açılan davada yerel mahkeme Eskişehir Büyükşehir Belediyesi ve Devlet Su İşlerini kusurlu bularak çocukların aileleri lehine 250 bin lira manevi tazminata karar vermişti. Eskişehir Büyükşehir Belediyesi ve Devlet Su İşlerinin verilen kararı yüksek mahkemeye taşımasının ardından, çocukların aileleri aleyhine şok eden bir karar geldi. Yüksek mahkeme tarafından 250 bin liralık manevi tazminat, 75 bin liraya düşürülerek ‘manevi tazminatın kişinin mal varlığında meydana gelen eksilmeyi gidermeye yönelik bir tazmin aracı olmadığı’ gerekçesiyle karar kaldırıldı. Bu haberin ardından adeta şoka uğrayan aileler, ikinci defa büyük bir yıkım yaşadı. Çocuklarının hakkını korumak için hukuk mücadelesi veren aileler, maksatlarının zenginlik elde etmek değil, hukuk mücadelesi vererek manevi olarak tatmin olmak olduğunu belirtti. Yüksek mahkemenin bu kararının kendilerini ikinci kez yıkıma uğrattığını belirten aileler, para ve zenginlik peşinde koşan insanlar olarak yansıtılmalarının acılarını daha fazla arttırdığını ve bu kararla birlikte yıprandıklarını ifade etti.
Ailelerin avukatlığını yürüten Süleyman Türk, konu ile alakalı yaptığı açıklamada, yüksek mahkeme olarak nitelendirilen istinaf mahkemesinin vermiş olduğu bu kararı anlamakta güçlük çektiklerini belirtti. Yerel mahkeme tarafından verilmiş manevi tazminat kararının hakimler tarafından kullanılan bir takdir yetkisi olduğunu aktaran Türk, bu takdir yetkisine ise yüksek mahkemenin müdahale etmesinin mümkün olmadığını öne sürdü. Bu süreç nedeniyle yuvaları dahi yıkılma aşamasına gelen ailelere bir darbenin de yüksek mahkemeden geldiğini vurgulayan Avukat Süleyman Türk, tazminatı düşürme gerekçesi olarak müvekkillerinin zenginlik elde etmeye yönelik bir amaç için uğraşıyor olarak yansıtılmasının daha yıkıcı olduğunu ifade etti. Avukat Türk, hukuk mücadelesine devam edeceklerini ve konuyu Danıştay’a taşıyacaklarını da belirtti.
Kadir Arslan – Burak Tekin