Dünyada Alzheimer hastalığını durduran tek klinik
Dünyada Alzheimer hastalığını durduran tek klinik
REEM Nöropsikiatri’nin kurucusu Dr. Mehmet Yavuz, yaptıkları araştırma sonuçları ve geliştirdikleri teknikle Alzheimer hastalığını durdurmayı başardı. Dr. Mehmet Yavuz ve kliniği, bu konuda dünyadaki tek klinik olma özelliğine sahip bulunuyor.
Tedavisi henüz bulunamayan hastalıkların başında gelen ve dünyada yaklaşık 30 milyon kişide bulunan Alzheimer’a, REEM Nöropsikiatri Kliniği çok önemli bir çözüm buldu. Hastalığı durdurmayı başaran ve bu alanda dünyadaki tek klinik olan REEM’in kurucusu Dr. Mehmet Yavuz, İHA’ya açıklamalarda bulundu. Alzheimer hastalığının ana hatlarıyla unutkanlık hastalığı olduğunu söyleyen Yavuz, “Tüm demans türleri içerisinde yaklaşık yüzde 70 ve tamamını kapsayan bir hastalık. Özellikle son hafıza kayıpları ile başlayan kayıpları var. Daha sonra ilerleyen yıllarda tüm hafıza sistemi tutuyor. Daha sonra da hareket ve motor merkezleri kognitif pozisyonların bozulmasıyla devam ediyor. En nihayetinde asıl trajik ve dramatik olan konu 8 yıl sonra bizim dağ gibi bir büyüğümüzün anne veya babamızın giderek çocuklaşması ile karakterize bir tabloyla karşı karşıya kalıyoruz. Dolayısıyla hadise kişi için de çok ciddi bir tablo oluşturduğu gibi aynı zamanda hasta yakınları için de tam bir yıkım olmakta. Çünkü insanların kendi anne ve babalarının giderek bebekleşmesi tahammül edilecek bir durum değil. O yüzden biz Alzheimer hastalarını tedavi ederken hasta yakınlarını da rehabilite ediyoruz. Alazheimer hastalığı tüm dünyada yaklaşık olarak 30 milyondur. Ülkemizde de 600 bin 700 bin civarda da bir hastasının olduğunu tahmin etmekteyiz. Ama asıl tirajik konu, hastalığın önümüzdeki 10 yıl içinde ikiye katlanarak artabileceği” diye konuştu.
“Bilim adamları ve hekimler olarak bu yükselişi ve arkasında yatanları bulmak zorundayız”
Alzheimer hastalığının katlanarak artmasının sebebini tam olarak bulunmadığını söyleyen Yavuz, “Benim kişisel düşüncem, elektromanyetik kirlilik. 1970’lerde Alzheimer ile ilgili 30 kadar bilimsel yayın vardı. Yani bilim adamlarının çok ciddiye aldığı bir hastalık değildi. 2010 yılında tam 30 bin bilimsel yayın oldu. Tam 1000 kat arttı. Bu demektir ki Alzheimer geçmiş yıllarda katlanarak arttı. Bilim adamları ve hekimler olarak biz inanılmaz yükselişi ve arkasında yatanları bulmak zorundayız” dedi.
“12 yıldır bir tedavi projesi üzerinde çalşıyoruz”
Alzheimer hastalığıyla ilgili olarak 12 yıldır bir tedavi projesi üzerinde çalıştıklarını vurgulayan Yavuz, “Gördük ki hastalığı tam olarak eski haline getiremesek de durdurabiliyoruz. Alzheimer hastalığında yapılan beyin incelemeleri göstermiştir ki, özellikle beyinde ana bellek bölgelerinde bir metabolizma düşüklüğü söz konusudur. Bizim yaptığımız ‘Manyetik Uyarı’ tedavilerinin uygulanan bölgede metabolizmayı yükselttiği görülmüştür. Bu bilimsel araştırmalarla ispat edilmiştir. Alzheimer’da bir metabolizma düşüklüğü olduğuna göre ve manyetik uyarılar da metabolizmayı yükselttiğine göre, ana bellek bölgelerine manyetik uyarı yapsak nasıl olur diye düşündük. İlerleyen süreçte gördük ki, yaptığımız manyetik uyarı uygulamaları hastalık sürecini durdurmakta. Hastalığın ilerlemesini ve ağırlaşmasını engellemektedir. Yüzde 10.7 civarında bir iyileşme kaydediyoruz ve o seviyede kalıyor. Bizim tedavimiz altındaki Alzheimer hastaları, kısmen bir iyileşme gösterdikten sonra, ilerleyen yıllarda herhangi bir ağırlaşmaya, kötüleşmeye tabi olmuyor. Çok şükür hastalığı artık durdurabiliyoruz” ifadelerini kullandı.
“Hastalarımızın bize başlangıç ve orta seviyede gelmesi önemli”
Hastalara uygulanan başlangıç tedavisinden sonra idame tedavilerle hastaları takip ettiklerini söyleyen Yavuz, “Hastalarımızı ayda 1, 2 ayda 1 davet ediyoruz. Bu şekilde de mevcut tedavi pozisyonumuzun korunmasını sağlıyoruz. Bundan 3 sene önce kendi kliniklerimizde bilimsel araştırma yaptık. 17 kadın, 13 erkekten oluşan bir grubumuza tedavinin başlamasının öncesinde ve sonrasında hafıza testleri yaptık. Bu kişilere manyetik uyarı tedavileri uyguladık. Hafıza testleriyle olayları değerlendirdik ve bu hastaları 3 yıl boyunca takip ettik. Hala daha takip ettiğimiz hastalarımız var. Tedaviye aldığımız hastaları yüzde 10.7 oranında düzeltebiliyoruz ve bu seviyede tutabiliyoruz. Alzheimer hastalığının sebepleri olarak 2 nokta üzerinde duruluyor. Birisi özellikle nöronlar arasındaki iletişimi bozan amiloid plakların ve nörofibril yumakların hücreler arasındaki bölgede birikmesi, ikinci sebep de Tau denilen bir toskit proteinin hücre içinde birikmesi. Bu amiloid plakları ortadan kaldırılabilirse kısmen tedavi edilebileceği iddia ediliyor. Ama ben şunu söylüyorum, oluşan amiloid plaklar, nöronun aktivitedeki metabolizma düşüklüğünden kaynaklanıyor. Hücrenin metabolizması düştüğü için artık moleküller oluşuyor ve maddeler tam yanamıyor. Bunlar hücre dışında birikiyor. Nöronun metabolizmasını yükseltmezseniz, amiloid plakları yok etseniz de hastalığı durduramazsınız. Bizim uyguladığımız yöntemde nöronal metabolizma yükseldiği için temelden hastalığa müdahale söz konusu oluyor. 30 hastayı takip ettik ve hastalıklarında bir ağırlaşma, kötüleşme olmadı. Tabii ki burada şu da önemli, hasta ne kadar erken gelirse o kadar iyi oluyor. Hangi seviyede gelirse, o seviyede tutuyoruz hastayı. İlerleyen bir dönemde geldiği zaman çok fazla bir şey yapamıyoruz. Daha kötüleşmesini engelliyoruz ama çok da katkısı olmuyor. Hastalarımızın bize başlangıç ve orta seviyede gelmesi önemli. 12 yıllık çalışmamız sonucunda Alzheimer hastalığını dünyada ilk olarak durdurabilmeyi başardık” değerlendirmesini yaptı.
“Alzheimer hastalığı hafıza kayıplarıyla başlıyor”
Alzheimer için ilerleyen dönemlerde tedavilerin hangi boyuta geleceğini bilmediklerini ifade eden Yavuz, “Buradaki dejenerasyonun geri dönüşü zor. Ama biz en azından hastalığın ilerlemesini durdurmayı sağlamış durumdayız. Özellikle başlangıç döneminde gelen hastaları tamamen iyileştirme durumumuz olabiliyor. Bu çok önemli bir olay. Alzheimer hastalığı hafıza kayıplarıyla başlıyor ama, eski hafıza kayıpları biraz daha netleşiyor. Hasta 20 yıl öncesini çok iyi hatırlarken, 1 gün önce nereye gittiğini hatırlamıyor. Eski hafızası daha canlı olduğu için insanlar yanılıyor. Bu nedenle hastaların bize gelmesi biraz gecikiyor. Zaten kişilerden ziyade, kişilerin etrafındaki insanlar fark ediyor hastalığı. Alzheimer hastası olan bir kişi kendi durumunu bilmiyor. Alzheimer hastalığını, yaşa bağlı bellek bozukluğundan ayıran durum bu. Yaşa bağlı bellek bozukluğunda kişi unutkanlığını bilir. Bununla ilgili hekime gider, derman arar. Ama Alzheimer’da kişi hasta olduğunu bilmez. Etrafındaki insanlar tarafından hekime götürülür. Kişinin etrafındaki insanlar, tabloyu erken fark ederse tamamen iyileşme durumu var. Her hastalıkta olduğu gibi Alzheimer hastalığında da erken teşhis çok önemli” dedi.
Bozhan Memiş – Uygar Aydın