Boğaz’ın incisi Rumeli Feneri Kalesi ineklere kaldı
Rumeli Feneri Kalesi, 1769 yılında kuzeyden gelen Kazak baskınlarına karşı ilk önlem noktasını oluşturmak amacıyla Osmanlı mimarları tarafından inşa edildi. Boğazın en uç notkasında yer alan kale geçen yıllar içinde kaderine terk edildi. Restorasyon çalışmaları bir türlü başlamayan kalenin duvarlarında derin çatlak ve çökmeler oluştu. Ziyaretçiler ve çevredekilerin verdiği zarar da kaleyi harabeye çevirdi. Kaleyi ziyarete gelenler gördükleri manzara karşısında şok yaşıyorlar.
Kalenin duvarlarına sprey boya ile yazılar yazılmış durumda. Kalenin içi de ahırı andırıyor. Çevre köyden çobanlar büyükbaş hayvanları kalenin içine getiriyor. Kalenin içine girenler inekler ile karşılaşıyor. Hafta sonları da kale içinde mangal yapanlara da rastlamak mümkün.
“Uzun süre dayanabileceğini zannetmiyorum”
2004 yılında bir restorasyon projesi kapsamında ihaleyi alan firmaya projenin geliştirilmesi için danışmanlık yapan İstanbul Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Kemal Kutgün Eyüpgiller, “Restorasyon projesini gerçekleştirmek üzereyken kurumlar arası iletişimsizlik nedeni ile çalışma durduruldu. Üzerinden neredeyse 15 yıl geçmesine rağmen bu yol tekrar açılmadı” dedi.
Rumeli Feneri Kalesi’nin halkın çok kolay ulaşabileceği bir noktada olduğunu belirten Eyüpgiller, “Halk çok rahat ulaştığı için taşlarını sökebiliyor, yazılar yazabiliyor. 18 yıllık süreçte epey binanın eridiğini gözlemledim. Özellikler giriş bölümü yoğun tahribata uğradı. Doğanın da tahribatı var elbette. Kuvvetli rüzgar, dalgalarla gelen tuz, taşlar da yapının bünyesinde bozulmasına neden oluyor. Arzu ettiğimiz şey, buranın bir an önce ihya edilerek, özgün görünümüne uygun olarak restore edilerek İstanbul halkına ve konu ile ilgilenen kişilere sunulması” diye konuştu.
Kalenin müthiş bir manzarası var” diyen Prof. Dr. Kemal Kutgün Eyüpgiller,” Kültürel amaçlı etkinliklere olanak verebilir. Çok da uzun süre dayanabileceğini ben zannetmiyorum. Belki 10 yıllık bir süreçte artık restore edilemeyecek düzeye geleceğinden korkuyorum. Hayvanların girişine izin verilmemeli elbette. Dünyanın hiçbir ülkesinde böyle bir kültürel değere bu şekilde bir muamelenin uygun görülebileceğini zannetmiyorum” şeklinde konuştu.
Kaleye ilk defa yaklaşık iki yıl önce geldiğini ve ikinci gelişi olduğunu söyleyen Gözde Sebzeci, “Daha da fazla pislenmiş gözlemlediğim kadarıyla. Çok bakımsız gözüküyor. Kalenin içinde inekler gördük. Etraf pislik ve çöp dolu. Buraya restorasyon, bir şey yapılması gerekiyor. Yoksa güzel bir şeyi kaybedeceğiz, bunu görebiliyorum” dedi.
Bir diğer ziyaretçi Atilla Özçelik de, “Kalenin görünümü şu an çok bakımsız. Ben daha önce de ziyaret etmiştim buraları hiçbir değişiklik olmuyor. Yazılar var görüntü olarak çok kötü. Tarihimizin aslında çok da güzel bir yeri fakat bakımsızlıktan dolayı insan üzülüyor bunları görünce” diye konuştu.